Uluslararası çeşitlendirme, çok sayıda coğrafi bölgede yatırım yapmış olan yatırımcıların risklerini dağıtmak için kullandıkları bir risk yönetim stratejisidir. Bu strateji, 1950’li yılların başında, yatırımcıların mükemmel korelasyon ilişkisine sahip olmayan varlıklara yatırım yaparak genel portföy risklerini azaltabileceklerini gösteren Modern Portföy Teorisi (MPT) sayesinde Nobel ödülü kazanan meşhur ekonomist Harry Markowitz tarafından geliştirildi. Portföy çeşitlendirme amaçlı yapılan global yatırımlar, 1980’li ve 1990’lı yıllarda, ülkelerin uluslararası sermaye akışı üzerindeki kısıtlamaları ve gelişen ekonomilerin uluslararası sermaye piyasalarına daha rahat erişmesiyle hız kazandı.
Varlıklar arası korelasyon ve önemi
Korelasyon Nedir?
Korelasyon, iki ya da daha fazla menkul kıymet veya endeksin getiri performansını karşılaştırmalı olarak ölçer. Portföy yöneticileri, yatırımcılar, brokerlar ve hisse analistleri, farklı piyasa koşullarında riski azaltmak ve portföy performansını optimize etmek adına çeşitlendirme stratejisinin faydalı olup olmayacağını korelasyon kullanarak tahmin ederler. Bu strateji, aynı zamanda, uluslararası varlıkları dayanak alan Varantların yatırımcıları için de önemlidir.
Korelasyon Katsayısı
Korelasyon, korelasyon katsayısı olarak bilinen bir istatistik değeriyle gösterilir. Bu değer, iki varlığın getirileri arasındaki ilişkinin gücünü ve yönünü yansıtır. İstatistiksel değer, +1,0 ila -1,0 arasında bir sayıdır.
Korelasyon katsayısının önünde bulunan + ve – simgeleri, korelasyonun yönünü gösterir. Eğer sayı pozitifse (0’dan büyük), pozitif bir korelasyon vardır ve varlıkların getirileri aynı yönde hareket ediyordur. Eğer sayı negatifse (0’dan küçük), negatif bir korelasyon vardır ve varlıkların getirileri ters yönde hareket ediyordur.
Korelasyon katsayısının sıfır olması, iki varlığın getirileri arasında bir ilişki olmadığına işaret eder.
Pozitif Korelasyon Örnekleri
Korelasyon katsayısı 0 ila 1 arasındaysa, korelasyon pozitiftir ve varlıkların getirileri aynı yönde hareket eder, ancak hızları eşit değildir. Korelasyon katsayısı tam olarak +1,0 olduğunda mükemmel pozitif korelasyon denir. Mükemmel pozitif korelasyon, iki varlığın aynı hızda aynı yönde hareket ettikleri anlamına gelir.
Yatırımcılar, piyasaların yönünü doğru tahmin ettiklerinde getirilerinin katlanmasını sağlamak için pozitif korelasyonlu yatırımları tercih edebilirler. Örneğin, önümüzdeki ay ve yıllarda ABD ekonomisinin büyümesini bekleyen bir yatırımcı, genellikle pozitif korelasyonlu olan ABD hisse senetleri ve ABD gayrimenkullerine yatırım yapabilir. Yatırımcının her iki varlık için de olumlu büyüme tahmininin doğru olması hâlinde, böyle bir karar, iki yatırımdan birinin diğerinden daha hızlı büyüyebileceği ihtimalini düşünerek, portföye belli düzeyde çeşitlendirme sağlayabilir.
Negatif Korelasyon Örnekleri
Korelasyon katsayısı 0 ila -1 arasındaysa, korelasyon negatiftir ve varlıkların getirileri ters yönlerde hareket eder, ancak hızları eşit değildir. Korelasyon katsayısı tam olarak -1,0 olduğunda mükemmel negatif korelasyon denir. Mükemmel negatif korelasyon durumda, iki varlık aynı hızda ama ters yönlerde hareket ediyor olur.
Örneğin, altın, global hisse senetleriyle genellikle düşük veya negatif korelasyona sahiptir. Eğer ekonomi iyi gidiyorsa ve şirketlerin kâr marjı yükseliyorsa, portföydeki hisse senetlerinin değeri artarken altının değeri düşebilir. Kıymetli metal olan altın bir güvenli liman olarak görülür ve genellikle değer saklamak için kullanılır.
Uluslararası dayanaklarda Goldman Varantlarını arayın
Hisse yatırımlarında uluslararası çeşitlendirmenin potansiyel faydaları
ABD ve AB’nin yüksek değerli endekslerine ve şirketlerine yatırım yaparken, bu şirketlerin gelirleri büyük ölçüde yurt dışındaki faaliyetlerden geldiği için, belli bir ölçüde uluslararası çeşitlendirme yapılmış olunur. Buna ek olarak, farklı endeksler, ekonominin farklı sektörlerine odaklanıyor olabilir. Örneğin, NASDAQ endeksi çoğunlukla teknoloji şirketlerinden oluşurken, DAX endeksinde yoğun olarak imalat ve kimyasal şirketleri bulunur.
ABD hisse senetleri, on yılı aşkın bir süre boyunca dünyanın geri kalanından daha iyi bir performans sergiledikten sonra, global hisse senedi ölçütleri ve portföyleri, coğrafi odak olarak ABD’ye yöneldiler. ABD harici hisse senetleri daha iyi risk/getiri oranı sunmuyor olsa bile, bölgesel hisse korelasyonu daha düşük olacağı için farklı coğrafyalara yatırım yaparak çeşitlendirmenin kendine has avantajları bulunabilir.
2022 yılı öncesinde makul enflasyona rağmen çeşitli büyük global büyüme şokları yaşanmış olması, global hisse senedi piyasalarının birbirlerine daha sıkı bağlanmasına neden oldu. Özellikle de ‘riskten kaçınma’ dönemlerinde (2. Resim) ortalama parite korelasyonlarındaki artış bunu gösterdi. Ek olarak, COVID-19 krizinden beri bölgesel hisse senedi korelasyonlarında önemli bir düşüş mevcut. Bu da ticari döngülerin senkronizasyonu kaybettiklerini gösteriyor. Yerel COVID-19 dalgaları ve kapanma politikalarındaki farklılıklar bu durumu kısmen açıklasa da mali ve parasal politikaların farklı yönelimler kazanması da sebeplerden biri olarak sayılabilir.
1. Resim: Bölgesel hisse senedi korelasyonları sert düştü
Kaynak: Goldman Sachs Global Investment Research
Uluslararası çeşitlendirme, dengeli portföylerin riske ayarlanmış getirilerini genellikle arttırıyordu. İkinci Dünya Savaşından beri, ideal portföyün riske ayarlanmış getirileri (Sharpe oranı* ölçümüyle) çoğunlukla, örneğin uluslararası hisse senetleri yatırım evrenine dâhil edilmişse (3. Resim) yüksekti. Özellikle, 1970’li yıllarda uluslararası piyasalara sermaye sağlamanın avantajları mevcuttu, ama bu avantajlar 1990’lı yıllardan itibaren gözle görülür bir şekilde azaldı. 2008 krizinden beri, ABD hisse senetlerinin performans bazında diğer ülkelerdeki hisseleri geçmesiyle, ideal portföy çoğunlukla ABD hisselerinden oluşuyor.
2. Resim: Uluslararası bono ve hisse senetlerinin eklenmesi Sharpe oranlarını hep yükseltti
Kaynak: Goldman Sachs Global Investment Research
Benzer bir şekilde, son 10 yıllık süreçte, Türkiye’deki yerel yatırımcılar için, hisse senedi portföylerinin riske ayarlanmış getirilerini iyileştirmek adına uluslararası çeşitlendirme yapmak iyi bir seçenek olabilirdi. Aşağıda, TRY bazında S&P 500 endeksinin ve TRY’ye dönüştürülmüş diğer uluslararası büyük endekslerin, son 10 yılda, performans olarak, yerel BIST 30 endeksini kayda değer ölçüde geçmiş olduğunu görebiliriz (3. Resim). Esas itibarıyla, uluslararası endekslerin genel olarak yüksek getiriler sağladığı ve benzer volatilite ve maksimum düşüş seviyelerine sahip olduğu görülünce, riske ayarlanmış getirilerde büyük fark yaratabilecekleri söylenebilir.
3. Resim: Son 10 yılda endekslerin karşılaştırmalı performansı
Kaynak: Goldman Sachs Global Investment Research. Geçmiş performans gelecek getirilerin göstergesi değildir.
* Sharpe Oranı, bir finansal varlık veya portföyün riske ayarlanmış getirisinin ölçümü olarak tanımlanır ve yatırımcıların, bir yatırımın riskine karşılık getirisini anlamasına yardımcı olur. Yatırım getirisi ile risksiz getiri arasındaki farkın, yatırım getirisinin standart sapmasına (risk ölçüsü) bölünmesiyle hesaplanır. Bir yatırımın Sharpe Oranı ne kadar yüksek olursa, yatırımın getirisi, yatırımın içindeki riske o kadar değer olur.
Varant Portföylerinde uluslararası çeşitlendirmenin riskleri
Varant portföylerine yabancı dayanakların eklenmesi, sadece yerel dayanaklardan oluşan bir portföyde bulunmayan risklerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Yatırımcıların farkında olması gereken riskler:
• Döviz riski
Değeri dövizle ölçülen varlıkların dayanak olduğu varantlara yatırım yaparken, varantın kendisi yerel döviz biriminde fiyatlanır. Yani, varantı yayınlayan kuruluşun hesaplamalarında, alış ve satış fiyatlarının yanı sıra, varantın vade dolumundaki son gerçekleştirme fiyatı da dayanak varlığın döviz biriminden dönüştürülebilir. Fiyat hesaplamalarına dâhil edilen döviz kurlarında ciddi dalgalanmalar yaşanabileceği için, yatırımcılar, bu faktörün, portföy performansında hem olumlu hem olumsuz anlamda ciddi etkiler yaratabileceğinin farkında olmalıdır. Döviz kurlarının neden dalgalandığı ve Goldman Varantları için döviz kurlarının Goldman Sachs International tarafından nasıl belirlendiği konusunda daha fazla bilgi için şu makaleyi okuyun: Uluslararası Dayanaklı Varant Yatırımları – Döviz Riski
• Uluslararası Piyasaların riskleri
Yatırımcıların, bu tür risklerin farkında olmaları ve mümkün olduğunca yakından takip etmeleri önemlidir. Türkiye dışındaki varlıkların dayanak olduğu Goldman Varantlarına yatırım yapmak isteyen yatırımcılar, Sermaye Piyasası Aracı Notu’nda (2 ve 4.2.4 numaralı bölümler) açıklanan riskleri ve düzeltme kurallarını inceleyebilir veya mevzubahis risklerin nasıl anlaşılacağı ve takip edileceği konusunda daha fazla bilgi almak için Destek Hattı ile iletişime geçebilirler.
Genel Riskler
Gerçeğe uygun değerleme zararları; öz sermaye varlık spot düşüşü, öz sermaye oynaklığı artışı, kredi genişlemesinin bir fonksiyonu olarak ortaya çıkabilir. Birkaç faktör birlikte ters yönde hareket ederse, kayıplar büyüyebilir. Maksimum kayıp, yatırılan sermayedir. Temerrüt durumunda, senetler üzerindeki geri kazanım, talep kıdemi, potansiyel senet ödemesi ve geçerli piyasa koşullarına göre belirlenecektir. Kapsamlı bir faktör listesi değil. Yalnızca örnekleme amaçlıdır. Goldman Sachs, müşterile vergi, muhasebe, düzenleyici veya yasal tavsiye sağlamaz. Tüm müşterilerin, herhangi bir potansiyel yatırım/işlemle ilgili olarak kendi danışmanlarına danışmaları tavsiye edilir. Bu materyal yalnızca tartışma amaçlıdır ve herhangi bir fikir veya stratejinin risk/ödüllerinin kapsamlı bir analizini içerme iddiasında değildir.
Fotoğraf kredisi: Adobe Stock – Resim 1: Panuwat, Resim 2: everythingpossible